Ukrayna

Eski Ukrayna Başbakanı Azarov: Ülke, bir devlet olarak ölüme gidiyor

2010- 2014 yıllarında ülkede başbakanlık görevi yürüten Azarov, Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklendiği için Euromaydan olarak da adlandırılan darbeden sonra Kiev tarafından planlanan politikanın, uygulanmaya başladıktan sonra yok olmaya yüz tuttuğunu vurgularken, “Rus olan her şeyin; dil, kültür, genetik hafıza ve benzeri değerlerin yok edilmesiyle ülkem, bir devlet olarak can veriyor” ifadelerini kullandı.

Sosyal medya paylaşımında, Kursk saldırılarıyla birlikte sona erdiği düşünülen müzakereleri ve Kiev yönetiminin mevcut tutumunu değerlendiren Azarov, sorunların daha derinde aranması gerektiğine inanırken, 2014 sonrası politikanın ülkeyi bir devlet olarak yok oluş evresine taşıdığının altını çizdi.

Tarihsel olarak uygun olmayan tüm bu politikalara Rusya ile ekonomik bağların kopmasının takip ettiğini dile getiren eski Ukrayna başbakanı, Kiev’in kabul ettiği bu politikayla birlikte ülkesinin yok olmaya başladığını, mevcut çatışmanın ise sadece devletin ölümünü hızlandırdığını vurguladı.

Azarov, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve selefi Petro Poroşenko gibi kişiler iktidarda olduğu sürece Ukrayna devletinin ayakta kalamayacağının altını çizdiği konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

Zelenskiy’in kendisi bile çok sayıda Ukraynalının ülkeden göç ettiğini kabul etmek zorunda. Benim tahminlerime göre, Ukrayna’nın nüfusu yaklaşık 17 milyona düştü. Oysa 45 milyondu. Bu bir devletin ölüm süreci değilse nedir?

2013 yılının sonlarında Ukrayna’da dönemin hükümeti tarafından AB ile ortaklık sürecinin askıya alınmasını protestoyla başlayan, ABD ve müttefikleri tarafından verilen büyük destekle birlikte Kiev’deki Bağımsızlık Meydanı’nda onlarca kişinin hayatını kaybettiği darbeyle sonuçlanan Maydan Olayları’nın ardından 10 yıl geçti.

AB’ye üyelik süreci ütopik olarak görünen, ABD’nin büyük askeri, mali, ‘kurabiyeli’ ve sözlü desteğine rağmen Rusya’ya karşı saldırısı da başarısızlığa uğrayan Kiev yönetiminin, özellikle Ortadoğu’daki çatışmalarla birlikte Batı’dan yardım alma alışkanlığını daha fazla sürdürmesi gittikçe zor ve yorucu hale gelirken, Zelenskiy’in emri ve Batı desteğiyle birlikte yardım kampanyası için yürüttüğü anlamsız Kursk saldırısı, Rusya ile olası müzakere yollarını da kapatmış gözüküyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kiev rejimi ile müzakerelerin Kursk saldırılarından sonra sona erdiği mesajını verirken, “Devlet Başkanımız (Vladimir Putin) çok net bir şekilde Kursk bölgesine yapılan saldırıların ardından herhangi bir müzakereden söz edilemeyeceğini duyurdu. Başkan’ın ayrıca dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir cümlesi de ‘son durumu yakında değerlendireceğiz’ oldu” ifadelerini kullanmıştı.

Ukrayna ordusunun Kursk saldırısına Zelenskiy’nin ABD’den talimat alarak cesaret ettiğini dile getiren Rusya Dışişleri Bakanı, Batılı ülkelerin Kiev’in Kursk bölgesine yönelik saldırılarına yaklaşımını Rus atasözü kullanarak şu şekilde değerlendirmişti:

Hırsızın başında şapkası çoktan yandı. Batı’da bu saldırıyla ilgili ‘Bizim bununla hiçbir ilgimiz yok’ açıklamaları da ‘kimse bize sormadı’ ardından da ‘evet, bize başvuruldu ama biz buna izin vermedik’, ‘Biz onaylamadık ama Zalujniy (eski Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy) bizi dinlemedi’ gibi açıklamalara devşirildi. Bu çocukça bir saçmalık. Zelenskiy’in bunu yapmaya asla karar vermeyeceği herkes için son derece açıktır ve bu kesinlikle Zelenskiy’in kararıdır. Bununla birlikte eğer ABD’den talimat almamış olsaydı bunu yapmaya asla cesaret edemezdi.

Son dönemde Kuzey Akım sabotajı ve Kursk saldırılarıyla ilgili Batı basınında yer alan haberlere de dikkat çeken Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Batılı kitle iletişim araçlarının Kiev yöneticileri arasında yavaş yavaş sızıntı yapmaya ve kaybeden imajı yaratmaya’ başladığını söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu